Tarih Anasayfa
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

18 ve 19.Yüzyıllar da Hive Hanlığının Siyasi Durumu

Aşağa gitmek

18 ve 19.Yüzyıllar da Hive Hanlığının Siyasi Durumu Empty 18 ve 19.Yüzyıllar da Hive Hanlığının Siyasi Durumu

Mesaj tarafından Sultan'ül Azam C.tesi Ekim 06, 2007 3:24 pm

19. Yüzyıla Hive karışıklıklar içinde girdi. İnaklar dönemi başladı. İnaklarla Hive Hanlığı’nın tarihinde son ve yeni dönem başladı. Bu yeniliğin önemi Buhara’da olduğu gibi Cengiz soyundan gelmeyen bir hanedan askeri güç ile yönetimi ele geçirmesiydi. Yarı bağımsız bir yönetim söz konusu olmasına rağmen Hive, içindeki birliği sağlamakta zorluk çekti. İnak İltüzer 1794’de hakimiyetini ilan ettiğinde hem otoriteyi, hem de saltanata geçme hakkını elde etti. 1806’da yerine geçen Muhammed Rahim çeşitli reformlarla 1825’e kadar hükümranlığını devam ettirdi. Yönetimi tekrar merkezileştirmek için elinden gelen bütün gayreti gösterdi. Düzenli bir vergi sistemi geliştirdi. Ticaretle ilgili bazı kararlar aldı. Üzerinde kendi resimlerinin bulunduğu altın paralar bastırdı. Problemli olduğu meseleler Kongrad boyunun söz dinlemez tavrı ile Aral Gölü ve Ceyhun deltasında bulunan Karakalpakların faaliyetiydi. Rahim’in dış seferleri Buhara’ya karşı başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, Merv ele geçirildi. Horasan’a da pek parlak olmayan bir sefer düzenlendi.

1825 ile 1842 yılları arasında tahtta Allah Kulu Han bulunmaktaydı. (1825-1842). En büyük oğul olarak devraldığı hanlığın hazinesini Buhara ile sonu gelmeyen savaşlar ile kısa sürede tüketti. Hive Hanlığı Rus tehdidi altına girmesine rağmen, Buhara ile yapılan savaşlara son verilmedi.1832'de Allah Kulu Han ordusuyla Merv üzerine yürüdü ve Tekke Türkmenleri'ni vergiye bağladı. Orada bir gümrük binası kurarak oradan geçen ticaret kervanlarından gümrük vergisi aldı. O dönemde, Buhara’ dan Ürgenç ve Mangışlak yolu ile Astrahan'a ulaşan gayet işlek bir ticaret yolu vardı. 1820 sonlarında Buhara İle Hive savaş halindeyken Rusya, Aral Gölü'nün güney sahillerinden geçecek yeni bir ticaret yolu aramaktaydı. Bu ticaret yolu için bir ticaret kervanı oluşturularak güvenliği için 500 asker ve iki top tahsis edilmişti. Hive Hanı ise bu keşif kolundan rahatsızlığını dile getirerek düşman birliklerinin kendi topraklarına geçmesini istemediğini belirtti. Ancak Ruslar, hanı dinlemeyince saldırıya uğradılar ve mallarını kaybettiler. İki ülke arasındaki bu olay anlaşmazlığı derinleştirdi.

Ruslar, uzun süredir Hive akınlarına maruz kalıyorlardı. En sonunda, 1835'te Mangışlak'ta Hivelilerin bu akınına mani olmak için (ileri karakol mâhiyetinde) bir kale inşa ettiler. Bu Hive Hanını kızdırdı ve misilleme olarak 120 Rus esir alınarak Buhara ve Hokand pazarlarında satıldı. Bunun üzerine Rus çarı Hive tüccarları ile Orenburg ve Astrahan gibi şehirlerde ticaret yapılmasını yasakladı. Ayrıca 1836'da, 46 kişiden oluşan bir Hive ticaret kervanına el konuldu. Orenburg valisi General Perovskily ise handan yağma hareketlerine son vermesini ve Hiveli tüccarlara Rusya'da tanınan ayrıcalıkların, Rus tüccarları için de
Hive Hanlığı'nda tanınmasını istedi. 1837'de, Hive elçisi Hanın isteklerini belirten bir name götürdü: Eğer Hive tüccarlarına serbestlik tanınmazsa ve Novo-Alexandrovskiy kalesi yıkılırsa anlaşabileceklerini belirtti. İkinci isteğin olmasının mümkün olmayacağı belirtildi.
İrdana’dan sonra hanlığın başına geçen ve 1798’e kadar hüküm süren Nârbûta’nın zamanı iç mücadelelerle geçti. Bununla birlikte yönetimin pekiştirilmesi de onun zamanında gerçekleşti. Oğlu ve halefi Âlim Han zamanında Hokand Hanlığı oldukça genişledi. Ancak onun bu konuma ulaşması kolay olmadı. Çünkü iktidarının ilk zamanlarında iktidarda etkin durumda olan babasının emirleri ile mücadele etmek zorunda kaldı. Hatta o zamanlarda pek de önemli sayılmayan İsfara şehrinin beyi bile emire karşıydı. Çust şehrinin beyi de başkent etrafındaki köyleri yağmalayarak han ile ilgili problemlerini çözmeye çalışmıştı. Bu ayaklanma güçlükle bastırıldı. 1808’de Orta Asya’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Taşkent ile birlikte Çimkent ve Sayram zaptedildi. Mangıtlar’ın idaresindeki Buhara Hanlığı’na karşı mücadele sürdürülerek Uratepe ve Cizak ele geçirildi.

Taşkent’in zaptı bu devrede oldukça önemliydi. Taşkent, XVIII. Yüzyıl sonunda ve XIX. Yüzyıl başında nüfusu yaklaşık 60-80 bin olan, Türkistan’ın sanayi ve ticaret merkezlerindendi. Taşkent’in hinterlandı o devirde Seyhun’un aşağısından Büyük Orda Kazakları’nın geniş bozkırlarına kadar uzanıyordu. Taşkent, Orenburg Kazak Bozkırı ve Doğu Türkistan’ın Kulca eyaletiyle ticari işbirliği yaptığı gibi, transit bir şehir hüviyeti de taşıyordu. Âlim Han’ın yerine geçen kardeşi Muhammed Ömer Han da hanlığın sınırlarını genişletmeye devam etti ve 1814’te Türkistan (Yesi) şehri alındı. Ömer Han zamanında


Rusya ile diplomatik ilişki başlatıldı. 1813 yılında da Rus elçisi Hokand’a geldi. Böylece hanlığın kuzey sınırları batıda Seyhun’un aşağı mecrasından doğuda İli’ye kadar uzandı. Ancak Uratepe ve Çizak yüzünden Buhara ile anlaşmazlık devam etti.

Ömer Han edebiyata da ilgi duyuyor, Emîr mahlasıyla şiirler yazıyordu. Şehri-han kasabası onun zamanında kurulmuştur. Hokand Câmi-i Kebîri’nin kurucusu da Ömer Han’dır. 1822’de Hokand tahtına Ömer Han’ın on iki yaşındaki oğlu Muhammed Ali Han (Madali) geçti ve Çin’e karşı aktif siyaset takip ederek Kâşgar Hocaları’nı destekledi. Hoca Cihangir’in isteği üzerine 1826’da Doğu Türkistan’a kuvvet gönderdi ve Gülbağ Kalesi’ni Hokand’a bağladı. Aynı yıl Kâşgar’daki isyanının ardından Hoten, Yenihisar ve Yarkent halkı tarafından hükümdar ilân edilen Cihangir iki yıl sonra yakalanarak Çin’de idam edildi. Cihangir’in idam edilmesinden sonra da Hokand Hanlığı seferlerini devam ettirdi. Bu çerçevedeki seferler, 1864 yılına kadar sürdü. Muhammed Ali Han bölgeden dönerken 70.000’e yakın müslümanı da beraberinde getirdi. Hokand ve Taşkent onun zamanında çok gelişti ve birçok yerde medreseler yapıldı. Bu arada Taşkent’te Beylerbeyi Medresesi inşa edildi.Buhara ile ilişkilere gelince, 1840 yılında Buhara Hanlığı ile Hokand Hanlığı arasında meydana gelen savaşta Hokandlılar yenildiği için bazı şehirleri Buhara Hanlığı’na terketmek zorunda kaldılar. Hokand hanının halka zulmetmeye başlaması ve emirlerin de Buhara hanına elçi göndererek yardım istemeleri üzerine, o zaman Çizek ve Ura Tepe’yi elinde tutan Buhara Emiri Nasrullah kendisine karşı çıkan Hokand hanını yenerek, Hocent şehrini işgal etti. Ancak Madali, Buhara emîrine hediyeler göndererek başkent üzerine yürümesine engel oldu. Ancak Buhara emîrinden yardım isteyenleri çok sert bir biçimde cezalandırması üzerine, bu durum Buhara emîrinin tekrar Hokand üzerine sefer tertip etmesine sebep oldu. Buhara Hükümdarı Nasrullah 1842’de Hokand ordusunu mağlûp ederek başşehri ele geçirdi ve tahttan indirdiği Muhammed Ali Han’ı üvey annesi Nâdire ve kardeşi Mahmud’la birlikte idam ettirdi.

Madali Han’ın zamanı, iç karışıklıklara ve onun sert yönetimine rağmen hanlığın sınırlarının oldukça geniş bir alana yayıldığı bir devredir. Hanlığın toprakları Kıpçak bozkırı , Ak Mescit, Türkistan, Taşkent, Çu Vadisi, Aşağı İli –Bugünkü Güney Kazakistan ve Kuzey Özbekistan’dan Karategin’in Pamir bölgelerine , Darvaz ve Gulab’a şimdiki Tacikistan ve Modern Kırgızistan’ın büyük bir kısmına uzanıyordu. Elli yaşında iken han ilân edilen Şîr Ali ise (1842-1845) Fergana ve Hokand’ı yabancı askerlerden temizlemeye çalıştı. Fakat 1845’te Âlim Han’ın oğlu Murad Han Hokand’ı ele geçirdikten sonra Şîr Ali’yi idam ettirdi. Fakat kendisi de tahtta ancak yedi gün kalabildi. Murad Han, Müslümankul tarafından ortadan kaldırıldı ve yerine Hudâyâr Han getirildi.

Sultan'ül Azam

Mesaj Sayısı : 12
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 04/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz